Dünya Futbolunda Devrim Yaratan Teknik Direktörler
Futbola hakim olan oyun anlayışları dünden bugüne hem futbolcuların hem de teknik direktörlerin etkisiyle oldukça değişti.
Oyuna etki eden birçok ismin yanında, bazı özel teknik direktörler futbolda devrim sayılabilecek birtakım değişikliklerle kendilerinden sonra gelenlere ilham oldu. Öyle ki kimi zaman bu teknik direktörlerin tezlerine anti-tez üretmek isteyen karşı devrimciler de ortaya çıktı ve oyun giderek gelişti.
İşte futbolda bu devrimi sağlayabilen, 5 teknik direktör:
Rinus Michels
Futbolculuk kariyerinde Ajax formasıyla 269 maça çıkıp 121 gol atan Hollandalı Rinus Michels, futbol dünyasını teknik direktörlük döneminde yaptıklarıyla derinden etkiledi.
Hollanda’nın “total futbol” anlayışının kurucusu olarak kabul edilen teknik direktör, Ajax’ı çalıştırdığı 1965-1971 yılları arasında Avrupa ve dünya futbolundaki oyun anlayışını değiştirdi.
Bu dönemde 4 kez üst üste Hollanda şampiyonu olan Rinus Michels yönetimindeki Ajax, 1970/71 sezonunda ise Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı müzesine götürdü. Futbolda genel kabul görmüş savunma ve hücum biçimlerini yıkan Rinus Michels, kariyerinin ilerleyen bölümünde bu anlayışını Barcelona’ya da aktardı.
Rinus Michels’in en büyük başarısı ise Hollanda ile Euro 88’de elde ettiği şampiyonluk oldu. Michels’in Hollanda, Ajax ve Barcelona’da futbolcu olarak birlikte çalıştığı Johan Cruyff ise futbolculuk kariyeri sonrasında hocasının öğretisini bir ileri aşamaya taşıdı.
Arrigo Sacchi
Arrigo Sacchi, 1987 yılında AC Milan’ın başına geçtiğinde İtalyan futbolunda liberolu anlayış hakimdi. Dünya futbolunun en ünlü yıldızlarından birkaçının liberolar olduğu dönemde, İtalya’da hakim taktiksel anlayış “Cattenacio” idi. İtalyanca “asma kilit” anlamına gelen bu söz, günümüzde dahi daha çok savunmasıyla ön planda olan İtalya futbolunun taktiksel geleneğini yansıtıyordu.
Milan’ın başına sürpriz bir şekilde gelen Sacchi, Cattenacio’nun tam tersi bir futbol fikrine sahipti. Öyle ki idealist İtalyan, AC Milan’da libero sistemini bitirdi. Baresi, Costacurta, Tassotti ve Maldini ile bir geri dörtlü kurdu. Orta sahasına Carlo Ancelotti ve Rijkaard’ı yerleştirdi, forvette ise Marco van Basten ve Gullit’e yer verdi.
AC Milan, total futbol anlayışının İtalya’daki ilk örneklerini sergiledi ve tamamen bir hücum takımına evrildi. Sacchi’nin cesur tercihleri kırmızı siyahlı kulübe 2 Şampiyon Kulüpler Kupası ve 1 İtalya Serie A şampiyonluğu getirmesinin yanında ülke futbolunda da devrim yarattı.
Pep Guardiola
Rinus Michels ile birlikte birçok büyük başarı kazanan Johan Cruyff, hocasından aldığı öğretileri daha da geliştirerek önce Ajax’ta kendini kanıtladı, sonra ise Barcelona kulübünün oyun kültürünü yeniden inşa etti.
Cruyff döneminden itibaren 4-3-3 sistemini benimseyen Barcelona, total futbolu dönemin en yetenekli oyuncularıyla birleştirerek İspanya’daki Real Madrid hakimiyetinin arasında 4 kez üst üste La Liga’yı kazandı.
Hollandalı teknik direktörün döneminde, onun orta sahadaki vazgeçilmezlerinden olan Pep Guardiola, Johan Cruyff’un oyun modelinin en önemli parçalarındandı.
Barcelona oyun kültürünü oluşmaya başladığı dönemde yakından takip eden Pep Guardiola, 2008 yılında teknik direktörlük koltuğuna oturduğu Katalan kulübünde “devrim” yaptı.
Rinus Michels ve Johan Cruyff’un temellerini attığı oyun anlayışını her geçen yılda daha da kusursuz hale getiren Pep Guardiola, futbol dünyasına yüksek teknik kapasitedeki stoperleri, pasör kalecileri ve klasik santraforun olmadığı hücum setlerini getirdi.
Barcelona döneminde dünya futbolunun en dominant takımlarından birini yaratan Pep Guardiola, daha sonra gittiği Bayern Münih ve Manchester City’de de bu oyun modelini günün şartlarına uygun hale getirdi ve başarılarına yenilerini ekledi.
Pep Guardiola, bugün hala Manchester City’nin başında ligde ve Avrupa’da şampiyonluk hedefiyle yoluna devam ediyor.
Jose Mourinho
Pep Guardiola’nın Barcelona ile dünya futbolunda bıraktığı etki, birçok farklı teknik direktörün Guardiola’nın tezlerine birer anti-tez aramasına yol açtı.
Bu konuda en başarılılarından biri olarak Pep Guardiola ile gençliğinde henüz bir tercümanken çalışmış olan Jose Mourinho öne çıktı. Birçok kulüpte büyük başarılar kazanan Jose Mourinho, Pep Guardiola’nın kısa paslara dayalı, “tiki-taka” futboluna karşın dikine ve hızlı paslarla zaman kaybetmeden rakip kaleye gitmek üzerine bir oyun planı kurdu.
Portekizli teknik direktör Real Madrid’in başındayken oynattığı bu oyuna, bir de duran top organizasyonunu ekledi ve Pep Guardiola’nın Barcelona takımının önünde lig şampiyonluğuna ulaştı.
Jose Mourinho bununla birlikte futbola “otobüs çekme” kavramını da getiren isim oldu. Barcelona’nın Inter ile UEFA Şampiyonlar Ligi’nde karşılaştığı bir maçta, bir kişi eksik kalan takımıyla turu geçmek için kalesinin önünü çok adamla savunan Jose Mourinho, dünyanın en elit hücum takımlarından birini durdurmayı başardı.
An itibariyle AS Roma’nın başında bulunan Portekizli teknik direktör, İtalyan ekibine tarihindeki ilk Avrupa kupasını, UEFA Avrupa Konferans Ligi’ni kazanarak getirmişti.
Jürgen Klopp
Liverpool’a uzun yıllar sonra tarihinin ilk Premier League şampiyonluğunu getiren Jürgen Klopp, Mainz 05 ve Borussia Dortmund’un başındayken “Geggenpress” olarak bilinen bir metot geliştirdi.
Takımın hücum hattından başlayarak kaptırdığı her topta çok çabuk bir şekilde alan daraltmasını ve pres yaparak topu geri kazanmasını ön gören bu anlayış, dünya futboluna yön veren oyun stillerinden birinin ortaya çıkmasına sebep oldu.
“Geggenpres” anlayışıyla Bundesliga’da Bayern Münih’in önünde lig şampiyonluğu yaşamayı başaran Borussia Dortmund, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ise finalde rakibine mağlup oldu.
Borussia Dortmund’daki başarılı döneminin ardından Liverpool’un başına geçen Jürgen Klopp, “hard rock futbol” diye tanımladığı bu anlayışıyla İngiliz kulübüyle büyük başarılar kazandı.
Aralarında UEFA Şampiyonlar Ligi ve İngiltere Premier League şampiyonluklarının da olduğu 6 kupa kaldıran Jürgen Klopp, hala Liverpool teknik direktörü olarak görevini sürdürüyor.